SEÇKİN SELVİ – MİLLİYET SANAT
Son yılların en başarılı, en bilinçli repertuvar seçimini yapan tiyatrolardan biri durumundaki Tiyatro Adam, bu tavrını ve tarzını bu yıl da ‘İvan İvanoviç Var Mıydı, Yok Muydu’ ile sürdürüyor
“İnsan neden güç ve mevki sahibi olduğunda erdemlerini unutur?”
İVAN İVANOVİÇ VAR MIYDI YOK MUYDU- Yazan: Nazım Hikmet, Yöneten: Emrah Eren, Dekor-Kostüm Tasarım: Barış Dinçel, Işık Tasarım: Yüksel Aymaz, Hareket Düzeni: Esra Yurttut, Oynayanlar: Aşkın Şenol, Baransel Gürsoy, Berk Yaygın, Deniz Özmen, Fatih Koyunoğlu, Gökhan Azlağ, Pınar Tuncegil.
Nazım Hikmet’in 1954’te doğrudan Stalin’e gönderme yaparak yazdığı oyun, Sovyetler Birliği’nde yöneticilerin bürokratlaşarak halktan kopmasını irdeler. Oyun Moskova Satir Tiyatrosu’nda 1957’de yedi kez sahnelendikten sonra Komünist Partisi tarafından incelemeye alındı ve yasaklandı. Nazım Hikmet de rejim muhalifi olarak damgalandı.
Nazım Hikmet, irdelediği temanın evrenselliğini vurgulamak için oyun hangi ülkede sahnelenecekse adının oradaki en yaygın isimle değiştirilmesini istemiş. Nitekim oyun Çekoslovakya’da “Filip Filipek Var mıydı Yok muydu” olarak, Azerbaycan’da da “Hüseyin Hüseyinov” adıyla oynanmış. Tiyatro Adam oyunun özgün adını kullanmayı yeğlemiş. Gerçi oyunun kahramanı Petrof’un soyadı “Konstatinoviç” de doğrudan İstanbul’a gönderme yapmıyor mu? Ne dersiniz?
Oyun ve Yorumu
Oyun Rusya’da bir taşra kasabasında geçer. Oyunun başkişisi Petrof Sergey Konstantinoviç dürüst, saf ve iyi niyetli bir insanken bilinçaltında saklı kötücül kimliği İvan İvanoviç tarafından kendini beğenmiş, mağrur ve küstah bir yöneticiye dönüştürülür. Bşlangıçta yardım sever, iyi bir insan olan Petrof’u bütün kasaba halkı sevip saygı duyar. Peki ya otorite? Petrof otorite sahibi midir? Erdemleri ve otoritesi arasında sıkışmış bir insanın, her çağda karşılaşılan, çok tanıdık, hatta başımıza gelebilecek değişiminin/dönüşümünün traji-komik öyküsü yer alır oyunda. O herkes tarafından sevilen yönetici, birden insanlara “Sen kimsin? Kim oluyorsun?” diye bağırarak tepeden bakmaya başlar. Gerçi büyük şehre gidip oradaki benzerini görünce başına gelenleri kavrar ve İvan İvanoviç’i aramaya başlar. Ama kimse tanımaz İvan İvanoviç’i. Kimse görmemiştir.
Son yılların en başarılı, en bilinçli repertuvar seçimini yapan tiyatrolardan biri durumundaki Tiyatro Adam, bu tavrını ve tarzını bu yıl da sürdürüyor. İyi bir dramaturgi çalışmasıyla sahnelenen oyunu genç kuşağın başarılı rejisörlerinden Emrah Eren yönetiyor. İnsanın nasıl değişebileceğini/değiştirilebileceğini örneklemek için Petrof’un denek seçilmesi bu yeni sergilemenin olumlu bir yaklaşımı olmuş. Emrah Eren’in göstermeci, dinamik, çarpıcı oyun düzeni, Nazım Hikmet’in fazlaca klişelere yaslanan metnine canlılık katıyor ve oyunun grafiğini yükseltiyor.
Dekor tasarımlarıyla ikinci yönetmen gibi çalışan Barış Dinçel, bu oyundaki dekor ve kostüm çalışmasıyla da her zamanki gibi oyunun başarısına büyük katkıda bulunuyor. Kurduğu metalik düzen oyundaki rejimin atmosferini oluşturuyor. Yüksel Aymaz’ın ışık tasarımı da diğer pek çok oyunda örneklediği başarıyı burada da sürdürüyor. Esra Yurttut’un hareket düzeni, tıpkı Fritz Lang’ın unutulmaz başyapıtı Metropolis gibi eleştirilen rejimin insanları bir tür robotlaştıran yapısını başarıyla aktarıyor.
Tiyatro Adam’ın çekirdek kadrosu öylesine anlaşmış, öylesine uyumlu bir ekip ki, onlarla çalışmak herhalde bütün yönetmenler, dekor ve ışık tasarımcıları, koreograflar için kolay ve zevkli bir süreç olmalı. O ekip sanki oyun düzenini kendiliğindenmişçesine oynamayı çok iyi biliyor. Bu oyunun Aşkın Şenol, Baransel Gürsoy, Berk Yaygın, Deniz Özmen, Fatih Koyunoğlu, Gökhan Azlağ, Pınar Tuncegil’den oluşan kadrosu da aynı yoğunlukta omuzluyor oyunu.
“İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu” yılın izlenmesi gereken yapımlarından biri olmuş.
YABANCI KALMA